MutIu insanIar; Herşeyin en iyisine sahip oIanIar değiI, Sahip oIdukIarını kaybetmeyecek kadar çok sevenIerdir
31 Mart 2014 Pazartesi
Düello
Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay’da düello yapmanın yasal olduğunu biliyor muydunuz ?
Arılar
Yarim kilo bal yapabilmek için arıların iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorunda olduğunu biliyor muydunuz ?
Dünya Barışı
Dünyada Geçen 3 bin 500 yılın, sadece 230 yılın barış içinde yaşandığını biliyor muydunuz ?
17 Mart 2014 Pazartesi
Kitap Özeti 3 : Üç Sİlahşorlar
Üç Silahşörler Özeti
Yıl 1926
yer Fransa’da Meung kasabası. Öyle bir yer ki
kavgasız
gürültüsüz bir gün görmek mümkün değildir. Herkes herkesle kavga
edebilir. Sadece Kardinal’in adamlarına karşı gelinemez. Onlarla kavga
etmek
başına belayı satın almak demektir.
“Şen Değirmenci” hanı yakınında yine bir kavga olduğunu Öğrenen halk
hemen oraya akın etti. Kavgaya sebep olan
her halinden Gaskonya’Iıhk akan
yeni çocukluktan çıkmış bir gençti.
Genç adamın adı D’artanyan idi. Babası
altına yaşlı ve komik görünüşlü bir at
beline uzun bir kılıç
eline de bir tavsiye mektubu yazarak
bundan sonra kendi yolunu çizmesi gerektiğini belirtmiş ve oğlunu bu kasabaya yollamıştı.
Genç adam
atı ve kendisi ile alay edenlere karşı kavga ediyordu. Ancak
karşısındakilerin çokluğu karşısında yenildi ve kafasına yediği darbeler sonucu bayılıverdi.
Hancı ve adamları
genç adamın cebinden babası tarafından şövalyelerin kumandanı Mr. Treville’e hitaben yazılmış tavsiye mektubunu bulunca
telaşa kapılıp
hemen aldılar.
Genç adam
iyileştiğinde hancının parasını vermek için elini cebine attığında
mektubun çalındığını fark etti. Bunun hesabını sormalıydı.
Paris’e yaklaştığında atını sattı ve yaya olarak şehirden içeri girdi. Kalabileceği bir oda tuttuktan sonra
Mr. Treviîte’yi bulmak için dışarı çıktı.’
Mr. Treville hemen hemen kralın en yakın dostu sayılırdı. Adamları
sadece kendisinden emir alırlar; hiç kimseden çekinmezlerdi. D’artanyan
Mr. Treville’nin konağının avlusundan içeri girdiğinde
en azından elli-altmış kadar şövalyenin bir arada bulunduğunu gördü.
Bunların bîr kısmı aralarında konuşuyor; bir kısmı ise kılıç talimi
yapıyordu. Aralarından geçerek
kendisine yol gösteren hizmetlinin yardımı ile Mr. Treville’nin odasına girdi.
Bu arada
Mr. Treville
Aratnis ve Portos isimli iki silahşoru
kardinalin adamlarıyla kapışıp esir düştükleri için eleştiriyordu. Athos’u da çağırın diye bağırıyordu.
Biraz sonra
Athos gayet kararlı adımlarla içeri girdi. Ancak
yaralı olduğu için
düşüp bayıldı. Mr. Treville hemen kralın doktorunun çağrılmasını emretti.
Biraz sonra
D’artanyan ile ilgilendi. Delikanlı
başından geçenleri ve tavsiye mektubunu çaldırdığını anlatınca
Mr. Treville’nin o kişiyi tanıdığını anladı. Mr. Treville’nin kendisi
için Akademi müdürüne yazmış olduğu tavsiye mektubunu alırken
birdenbire konağın avlusunda kendisinden mektubu çalan adamı görüp
“işte
o” dedi ve fırladı. Kapıdan çıkarken
birisine çarptı. Özür diledi ise de
karşısındaki kabul etmedi. Bu biraz evvel baylan ve yaralarını yeni sardırmış olan Athos’tan başkası değildi. Onunla
düello için saat on bir de sözleştikten sonra
hızla koşmaya devam etti. Ancak
bu defa da Protos’a çarptı. Bu arada adamı da gözden kaybetmişti. Protos’a da saat on üçe randevu vererek
koşmasına devam etti. Ama adam ortadan kaybolmuştu.
D’artanyan “amma şans
ha” dedi kendi kendine. Haklıydı. Aynı gün
en ünlü iki tane silahşörle tartışmış
mektubunu çalan adamı elinden kaçırmıştı. Tüm bunları düşünürken
daha önce tartıştığı silahşörleri gördü. Onlara doğru yaklaşırken
bu defa da çarpıştığı da Aramisle bir mendil meselesi yüzünden tartıştı ve onunla da saat on dörtte
düello için randevulaştı.
“Herhalde Ölümüm bir şövalye elinden olacak” diyordu.
Paris’te hiç tanıdığı olmadığı için
düello yerine yalnız başına gitti. Athos
kendisinden önce gelmişti. Biraz sonra
Athos’un şahitleri olarak
Aramİs ve Protos’ da geldiler. Her üçünün de birbirinden habersiz D’artanyan ile dövüşecekleri belli olmuştu. İlk olarak
Artos ile D’artanyan dövüşmek için kılıçlarını çekmişlerdi ki
birden
Kardinal’in adamlarının geldiklerini gördüler. Adamların hedefi
“Üç Silahşörler” idi.
Kardinal’in adamlarının geldiğini gören üç arkadaş
hemen onlara karşı savunma vaziyeti aldılar. D’artanyan da hayatını
değiştirecek karan vermekte gecikmedi ve onların yanında yerini aldı.
Birlikte
kardinalin adamlarına karşı dövüştüler ve onları yendiler.
Artık
dost oldukları için düelloyu falan unutmuşlardı. Mr. Trevılîe’nin konağına geldiklerinde
şefleri herkesin önünde onlara kızdı. Yalnız kalınca da “Kardinalin
adamlarına iyi bir ders verdikleri için” onları tebrik etti. Böylece
D’artanyan’da göstermiş olduğu cesaretten dolayı
şövalyeler arasına kabul edilmiş oldu. Artık
dört arkadaş hep birlikte dolaşıyorlardı.
D’artanyan’m ev sahibi karı koca Bönasyoler
her yönüyle saray entrikalarının içinde bulunuyorlardı. Kocası Kardinalin
hanımı ise Kraliçe’nin hizmetindeydiler. Kardinal
Kral ve Kraliçenin aralarını bozmak için çalışıyordu. D’artanyan
bütün bunları karı kocanın konuşmaları sırasında öğrenmişti.
Yine bir gün
bu konuşmalardan kraliçenin zor durumda olduğunu öğrendi. Madam Bönasyö ile konuşarak
kraliçenin iyiliği için zor bir görevi üstlendi. Hemen gidip
durumu Mr. Trevİlle’e anlattı. Mr. Treville
diğer üç arkadaşı da yanına alarak birlikte gitmelerini söyledi. Böylece
kahramanlarımız Londra’ya gitmek için yola çıktılar. Yanlarında
D’artanyan’m uşağı Planşe’ de vardı.
Yol engellerle doluydu. İlk olarak
karşılarına çıkan bir silahşor
Portos’u düelloya
davet etti. Diğerleri
zamanları çok sınırlı olduğu için
arkadaşlarını beklemeden yola devam ettiler.
Yine
kurulan bir pusu neticesinde
Aramis ağır yaralandığı için
onu da bırakmak zorunda kaldılar. Çünkü kraliçenin şerefi her şeyden önemliydi.
Konakladıkları bir handa
Athos’u “Sahte para sürmek” suçundan tutukladılar. Artık
D’artanyan ve uşağı yollarına yalnız devam etmek zorundaydılar. Neticede
D’artanyan ve uşağı
bütün engellere rağmen Londra’ya varıp
Birmingham Dükü’nu buldular. Ondan
kraliçenin kutudaki mücevherlerini alarak
Paris’e döndüler. Kraliçe
balo gecesi
mücevherlerini takarak salondaki yerini alınca
kardinal bir kere daha yenildiğini anladı. Balo sonunda kraliçe
Madam Bönasyö vasıtasıyla D’artanyan’ ı çağırttı ve ona bir yüzük hediye etti. ‘
D’artanyan
geride bıraktığı arkadaşlarını bulmak için
uşağı ile birlikte yeniden Paris’ten çıktı. Hepsi bıraktığı yerlerde
idiler. Sadece Aramis’in yarası halen iyileşmemişti. Athos’un ise
suçsuzluğu anlaşılmıştı. Sonuçta
dört arkadaş yeniden Paris’e döndüler.
D’artanyan
Paris sokaklarında gezerken
bir gün
yüzü yaralı adamın yanında bulunan Miladi isimli kadını
bir konaktan çıkarken gördü. Hemen takibe başladı. Bayanın arabası bir
yerde durdu ve genç bir adamla tartışmaya başladı. D’artanyan bayana
yardım teklif etti. Fakat tartıştığı kişi kardeşi olduğu için Miladi bu
teklifi kabul etmedi ve arabasına atlayarak oradan uzaklaştı.
D’artanyan ile yabancı adam tartışmaya başladılar. Bu adam
aynı zamanda
kumarda Athos’u yenen kişinin ta kendisiydi. Akşam
saat altıda düello etmek için
sözleştiler.
Vakit geldiğinde
dört arkadaş
düello yerine gittiler. Rakipleri dört tane “soylu” İngiliz’di. Kılıçlar çekildi. Sonuçta
D’artanyan ve arkadaşları
soyluları yendiler. D’artanyan rakibi olan Miladi’mn kardeşinin hayatını bağışlayınca
o da
D’artanyan’ı kucaklayıp
dostluğunu teklif etti. Sonra da
şövalyeyi alıp
kardeşinin evine götürdü.
Şövalye Winter
aslında Mıladi’nin kardeşi değil
kayınbiraderi idi. Miladi
ondan kurtulmak ve böylelikle tüm mirasa tek başına konmak istiyordu. Bu nedenle
şövalyenin kardeşini öldürmemiş olmasına seviniyor görünmekle birlikte
aslında
böyle bir dertten kendisini kurtarmadığı için
ondan nefret ediyordu. D’artanyan
tüm bunları
kendisini seven hizmetçinin
sakladığı dolaptan
ikisi arasında yapılan konuşmalar neticesinde öğrenmişti. Şimdi
daha fazla dikkatli olması gerektiğini biliyordu. Bu arada
Miladi ona bir yüzük de hediye etmişti.
Athos
D’artanyan’ın parmağındaki yüzüğü görünce dikkatlice baktı. Bu
kendi annesinin yüzüğü idi.
D’artanyan
dayanamayarak yine de Mıladi’nin evine gidiyordu. Bir gün
onun omzundaki mahkumlara vurulan damgayı görünce
Miladi ona
öldüresiye saldırdı. D’artanyan evden dışarı kendisini zor attı. Olanları Athos’a anlattığında
bu kadını
Athos’un çok yakından tanıdığını anladı. Yüzüğü iki bin liraya bir yahudiye satarak
hem ihtiyaçları olan parayı temin ettiler
hem de Athos’un yüzüğü her görüşte üzülmesinin önüne geçtiler.
Kral Xlll.Luİs’in emriyle
La Rochelle Kalesi kuşatılacaktı. Bu kuşatmaya
şövalyeler de katılmışlardı. D’artanyan neşeli bir halde atının üzerinde giderken
Mıladi’nin İki tane kötü suratlı adama kendisini gösterdiğini fark
edememişti. Nitekim bir müddet sonra bu iki kişinin silahlı saldırısına
uğradı. Ancak
uyanıklığı ve çevikliği sayesinde sadece şapkasını deldirerek
bu saldırıyı atlattı.
Ancak
bir gün sonra yine saldırıya uğradı. Bu defa
iki saldırganı da etkisiz hale getirmeyi başardı ve Miladi’nm bu adamları görevlendirmiş olduğunu öğrendi.
Bir gün silahşörlerimiz
gezinti halinde iken
Kardinale denk gelirler. Kardinal yine gizli bir iş peşinde olduğundan
şövalyelerin kendisini görmesinden hoşlanmamıştır. Tedbir olarak onları
da yanında götürmeyi düşünür ve şövalyelere bunu söyler. Şövalyeler
kabul ederler.
Geldikleri handa
istirahat halinde iken
Kardinal ile Milarf’nin konuşmalarına tanık olurlar. Kardinal
Miladi’den Birmingham Dükü’nü öldürmesini istiyor; o da
buna karşılık
D’artanyan’ı öldürme iznini alıyordu.
Athos
Kardinal gittikten sonra
Mıladi’nin kaldığı odaya girdi vş onun eski karısı olduğunu gördü. “Şeytan” diyerek
silahını çekti ve Kardinal’in imzasını taşıyan yazıyı elinden aldı.
Kardi-nal’in imzasını taşıyan kağıtta: “Bu kâğıdı taşıyanryaphğı işi
benim emrimle ve devletin kurtuluşu için yapmıştır” diye yazıyordu.
Ancak
Miladi yapacağını yaptı ve tutuklu bulunduğu cezaevinden
kendisine aşık ettiği koruması yüzbaşı tarafından kaçırıldı. Yüzbaşı
aynı zamanda Birmingham Dük’ünü öldürmeyi de başardı. Miladi tarafından kullanıldığını anlayıncaya kadar İş işten geçmiş
tutuklanmıştı.
Miladi ise cinayetlerine devam ediyordu. Madam Bönasyö’yü Öldürdüğünde
D’artanyan ve arkadaşları yine geç kalmışlardı. Nihayet
Miladi’yi konakladığı bir handa ele geçirmeyi başardılar. Miladı
silahşörlerin
kendi kurduğu mahkemede Athosun bulduğu, miladi ile eski bir alacağı
olan cellat ile yargılandı ve idama mahkum edildi.
Silahşörler infazın ardından atlayarak parise tekrar döndüler ve kralı alarak savaş kampına goğru yol aldılar. Yolda kralın avlanma isteği sebebiyle silahşörlerimiz dinlenmek için bir hana girdiler. Handa kardinal tarafından gönderilen silahşörler D'artanyan ı tutuklama kararı ile almak istediler ve arkadaşları silahşörü yalnız bırakmamak için onunla birlikte gittiler. D'artanyan kardinalin oldugu odaya dogru gitti.Kardinal silahşörün yaptıkları için onu tutuklamak zorunda kaldığını söyleyine D'artanyan cebinden çıkardıgı mektubu ona uzattı. Kardinal mektuba bakarak gülümsedi ve bi kagıt alarak masanın üstünde birşeyler yazmaya başladı. D'artanyan infaz emrinin yazıldıgını düşünerek baştan sona titredi. Kardinal kagıdı ona uzattı ve çıktı.Kagıtta Kardinalin emri ile İsim yeri boş bırakılmış kişinin teymenliğe yükseldigi yazıyordu.D'artanyan bunu arkadaşlarının daha çok hakettiğini düşünerek isim yerine arkadaşlarının ismini yazmak istedi fakat arkadaşları bunu kabul etmedi. Athos kağıda D'artanyanın ismini yazarak kağıdı uzattı.
Aremis yaşadıgı olaylarında etkisi ile silahşörlüğü bırakarak kiliseye girdi. Porthos da silahşörlüğü bırakarak evlendiği kadınla mutlu bi hayat sürdürdü. Athos D'artanyanın emri altında 3 yıl silahşörlük yaptıktan sonra o da silahşörlüğü bıraktı.
Yıl 1926
“Şen Değirmenci” hanı yakınında yine bir kavga olduğunu Öğrenen halk
Genç adamın adı D’artanyan idi. Babası
Genç adam
Hancı ve adamları
Genç adam
Paris’e yaklaştığında atını sattı ve yaya olarak şehirden içeri girdi. Kalabileceği bir oda tuttuktan sonra
Mr. Treville hemen hemen kralın en yakın dostu sayılırdı. Adamları
Bu arada
Biraz sonra
Biraz sonra
D’artanyan “amma şans
“Herhalde Ölümüm bir şövalye elinden olacak” diyordu.
Paris’te hiç tanıdığı olmadığı için
Kardinal’in adamlarının geldiğini gören üç arkadaş
Artık
D’artanyan’m ev sahibi karı koca Bönasyoler
Yine bir gün
Yol engellerle doluydu. İlk olarak
Yine
Konakladıkları bir handa
D’artanyan
D’artanyan
D’artanyan ile yabancı adam tartışmaya başladılar. Bu adam
Vakit geldiğinde
Şövalye Winter
Athos
D’artanyan
Kral Xlll.Luİs’in emriyle
Ancak
Bir gün silahşörlerimiz
Geldikleri handa
Athos
Miladi ise cinayetlerine devam ediyordu. Madam Bönasyö’yü Öldürdüğünde
Silahşörler infazın ardından atlayarak parise tekrar döndüler ve kralı alarak savaş kampına goğru yol aldılar. Yolda kralın avlanma isteği sebebiyle silahşörlerimiz dinlenmek için bir hana girdiler. Handa kardinal tarafından gönderilen silahşörler D'artanyan ı tutuklama kararı ile almak istediler ve arkadaşları silahşörü yalnız bırakmamak için onunla birlikte gittiler. D'artanyan kardinalin oldugu odaya dogru gitti.Kardinal silahşörün yaptıkları için onu tutuklamak zorunda kaldığını söyleyine D'artanyan cebinden çıkardıgı mektubu ona uzattı. Kardinal mektuba bakarak gülümsedi ve bi kagıt alarak masanın üstünde birşeyler yazmaya başladı. D'artanyan infaz emrinin yazıldıgını düşünerek baştan sona titredi. Kardinal kagıdı ona uzattı ve çıktı.Kagıtta Kardinalin emri ile İsim yeri boş bırakılmış kişinin teymenliğe yükseldigi yazıyordu.D'artanyan bunu arkadaşlarının daha çok hakettiğini düşünerek isim yerine arkadaşlarının ismini yazmak istedi fakat arkadaşları bunu kabul etmedi. Athos kağıda D'artanyanın ismini yazarak kağıdı uzattı.
Aremis yaşadıgı olaylarında etkisi ile silahşörlüğü bırakarak kiliseye girdi. Porthos da silahşörlüğü bırakarak evlendiği kadınla mutlu bi hayat sürdürdü. Athos D'artanyanın emri altında 3 yıl silahşörlük yaptıktan sonra o da silahşörlüğü bıraktı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)